9 Ocak 2015 Cuma

Fikret Mualla

Çalkantılı ve bohem yaşam tarzı nedeniyle sadece sanatı değil, yaşamı da resim tarihine adeta bir mitoloji olarak geçmiştir.


Fikret Mualla mutlu olabilmek ve her şeyi unutmak için resim yapmıştı. Bu nedenle sanat dünyasındaki çeşitli akımlardan etkilenmedi, resimlerini yaparken sezgilerini kullandı, kendi tarzını yarattı. Eserlerine kendi hislerini aktardı. Coşku dolu resimler yaptı. Huysuz, uzlaşmasız kişiliğini ve mutsuz yaşamını resimlerine yantsıtmadı, yaşama sevinci dolu resimler yaptı.


Şehirleri resmetmeyi seven Mualla, resimlerine İstanbul ve Paris'in insanlarını, sokaklarını, kafelerini, sirkleri, genelevleri, balıkçıları resimlerine taşımıştır. Renklerle oynamayı seven sanatçının, Henri Matisse'in renk kullanımından çok etkilendiği bilinir.Resimlerini genellikle renkli fon kâğıtları üzerine guaj boya ile yaptı. Suluboya ve pastel malzemelerini resimlerinde sıkça kullandı.

Fikret Mualla'nın başlıca eserleri arasında Oturan Adamlar, Kafe, Marsilya'da Fransız İşçileri Bir Kahvede, Haliç ve Süleymaniye, Paris'te Bir Sokak, Baloncu ve Balıkçı sayılabilir.
Ölümünden sonra Paris'te açık artırmaya çıkarılan resimleri de Türk devleti tarafından satın alınmış ve Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nde bir Fikret Mualla Salonu oluşturulmuştur.


1976'da dostlarından, yakınlarından ve çeşitli koleksiyonlardan derlenen yüz on sekiz resmi ile Ankara'da adına bir sergi düzenlendi. Yapıtlarının çoğu bugün özel koleksiyonlarda bulunmaktadır.
Günümüzde Paris’te Fikret Mualla Dostları Derneği adında bir dernek vardır, Bu dernek,Fikret Mualla’nın tablolarının orijinalliğini araştırmak ve ressamı tanıtmak sorumluluğunu yüklenmiştir.



Fikret Mualla bu ülkede yaşamış en değerli sanatçılarımızdan biridir. O hayatın aksiliklerinden kurtulamamış ve kurtulabilme amacı ile kendisini resme vermiş bir efsanedir. 
İnanılmaz zor bir hayat yaşamıştır. Okulda İspanyol Giribine yakalanmış ve annesine bulaştırarak ölümüne neden olmuştur. Bu olay ölene kadar bastıramayacağı bir suçluluk duygusuna neden oldu. Annesinin ölümünden hemen sonra babasının genç kadınlarla evlilikleri onda öfke krizlerine sokan bir ruhsal duruma sokmuştur.
O iyi bir insandı ne yazık ki aksilikler ölene kadar peşini bırakmamıştır. 
Ancak Fransa da büyük bir sergi açmış ve tüm yapıtlarını satmayı başarmıştır. Üstelik Picasso'nun bile dikkatini çekmiştir. Onun resimlerine hayran kalan Picasso bir çalışmasını satın almıştır. Bununla yetinmeyip bir resmini de Fikret Mualla'ya hediye etmiştir. Picasso'nun resmini görüp beğenen birine bir şişe rakı fiyatına resmi vermiştir.

YAZAN

Minimalizmin "sanat" diye geçindiği şu günlerde bizim gibilere ihtiyaç var.

2 Ocak 2015 Cuma

Sandro Botticelli


Asıl adı Alessandro di Mariano di Vanni Filipepi olan, ama daha çok Sandro Botticelli ya da Il. Botticello ("Küçük Fıçı") lakabıyla bilinen İtalyan ressam. ("Küçük Fıçı") lakabı aslında kuyumcu ağabeyi Antonio Filipepi'ye aittir. Ancak resim eğitiminden önce ağabeyinin yanında çıraklık yaptığı süreçte Alessandro da aynı lakap ile anılmaya başlanmıştır. Kuyumcu çıraklığını bırakarak genç yaşta Fra Filippo Lippi'nin atölyesinde resim, desen ve geometri öğrenmiştir. İlk yapıtlarından olan Yudit Öyküleri'nde (1472, FloransaUffizi Galerisi) Lippi'nin ve Lippi'den sonra yanlarında çalıştığı Antonio del Pollaiolo ve Verrocchio'nun etkileri görülür.
1470 yılında, henüz ilk tablolarıyla büyük ün kazanmıştır. Özellikle Müneccim Kralların Tapınması (1475-1476, Uffizi Galerisi) ve Madonna (Louvre Müzesi) bunlar arasında sayılabilir.





1481'de Papa IV. Sixtus tarafından Roma'ya davet edilmiş; RosselliGhirlandaiove Perugino ile birlikte Sistina Şapeli'nin süslemesinde çalışmıştır. BuradaMusa'nın yaşamını canlandıran 3 fresk ile Şeytanın İsa'yı Ayartma Çabaları'nı yapmıştır. Bu eserlerinde zengin ayrıntılar görülür.

1480-1490 yıllarında, olgunluk döneminde Floransa'da Lorenzo de' Medici'nin korumasında sanat çalışmalarını sürdürmüştür. Bu dönemde, Primavera (İlkbahar) (1482, Uffizi), Venüs ile Mars (1483, Ulusal Galeri, Londra), Pallas Athena ile Kentaur (1485, Uffizi) gibi konusunu mitolojiden alan başyapıtlar gerçekleştirmiştir. Bu arada, kiliseler, dinsel dernekler için tablo siparişleri almıştır. Meryem'in Taç Giymesi (1488, Uffizi) bunlardan biridir.




1491 yılında tanıştığı Savonarola'dan ve vaazlarından çok etkilenmiştir. Son yapıtlarında bu vaazların yarattığı çelişkilerin etkileri görülür. Pieta (1498, Münih Pinakothek'i), Çarmıha Geriliş (Cambridge, ABD), İsa'nın Doğumu (1500, Londra) bu eserler arasında sayılabilir. Ayrıca yoğun anlatım gücü ve güçlü desenlerle, Dante’nin İlahi Komedya'sını resimlemiştir.
Botticelli, Rönesans resim sanatının gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Kendisini deliliğin sınırına sürükleyen kaygısı, sanatına yön vermiştir. Uçucu ve coşkulu figürler çizmiştir. Ayrıca hastalık derecesine varan zerafet duygusu eserlerine kendine özgü, şiirsel bir hava verir. Yapıtlarında hareket ve duruşun inceliği, ince uzun bedenli, uzun boyunlu ve ciddi ifadeli kadının zarifliği zengin bir doku oluşturur. Botticelli dini konu alan tablolar yapmış olsa da, dinsel bir ressam değil, güzelliğe tutkun bir ressam olmuştur.


a

YAZAN

Minimalizmin "sanat" diye geçindiği şu günlerde bizim gibilere ihtiyaç var.